Hava kararalı çok olmamıştı. Nalan Hanım pencereyi ardına dek açıp var gücüyle sokağa bağırdı:
"Serkaan, Serkancığım! Haydi evladım, haydi yavrucuğum; bak öğretmenin geldi, seni bekliyor. Kocaman adam saçıyla sakalıyla oturup duruyor."
Sokaktan geçen satıcılar, durakta dikilenler başlarını çevirip Nalan Hanım`a baktılar. Serkan, beş dakikaya sıkıştırılmış oyununa dalmıştı. İnadına duymazdan geldi. Nalan Hanım sesini daha yükseltti:
"Ama Serkancığım saat işliyor. Saati doldu mu adam yüz ellisini bilir. Duyuyor musun beni? Haydi evladım, haydi cicim çık yukarı."