Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay, beyaz tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini.
"Saçların kadar uzun ve güzel olsun ömrün Küçük Yalancı," dedi adam, ama kesti kadının saçlarını kendi elleriyle, kıydı sevdiğinin ömrüne. "Hiçbir yere gitmeyeceğim sevgilim..." dedi kadın, ama tutmadı sözünü, kıydı sevdiğinin aşkına. Sevdiği kadınları bir bir kaybeden acımasız katil, Akın Korel.
Sevgiden yoksun kurak bir kalp ve o kalpte açan beyaz bir papatya. Kendi döktüğü gözyaşlarıyla büyüdü, getirdi baharı. Güllere ulaşmak isteyenlerce ezildi, kaybetti umudunu. Adam fark etti solan papatyayı, aldı ellerine. Ama öldü beyaz papatya. Muhteşem bir koku sardı etrafı. Ölü bir çiçek hiç böyle güzel kokar mıydı? Yaşadığını sandı, sevindi adam.
Ama bilmiyordu papatyaların ölünce koktuğunu. Öğrendiğinde ise artık çok geçti.