O zamanlar bir alışkanlık haline getirmiştim. Babamın yüz kişiye ev olan konağında yapılan derslerimizi bitirdikten sonra, ekseriye akşam üzeri Taşkasap’tan Beyazıt’a kadar yaya gidip gelirdim. Bu hiç aksatmadan yapılan akşam gidiş dönüşlerinde, her zaman bir adama denk gelirdim ki kendisine bakmamasından ötürü uzamış saçları geniş alnının üzerine dökülerek, derin düşünceler içinde dalgın dalgın attığı adımlarıyla ikide bir sendeler ve düşmemek için hemen kendisini toplardı.