Yılın en uzun gecesiydi. İhtiyar bir balık, sayıları on iki bini bulan çocuklarıyla torunlarını denizin dibinde etrafına toplamış, onlara bir masal anlatıyordu…
Küçük Kara Balık’ın macerasıydı bu. Başka bir yaşamın mümkün olduğuna inanıyor, yaşadığı küçücük derede kocaman denizlerin hayalini kuruyordu. Biliyordu; zaman, dere, yaşam, her şey akıp gidiyordu. Bir yolculuktu yaşam, yolda olmayı gerektiriyordu. Dünya keşfedilmesi gereken bir şeydi, büyükler bunu anlamıyordu. Tüm küçükler bilirdi bunu, fakat sadece Küçük Kara Balık gerçeği arayacak kadar cesurdu. Türlü hayvanlarla tanışacak, ay ile söyleşecek, denizin köpüklü sularında neşeyle yüzecekti.
Yaşamın korkudan daha büyük olduğunu tüm küçük balıklar ondan öğrenecekti.
İran çocuk edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Küçük Kara Balık, yaşama olan felsefik bakış açısıyla sadece çocukların değil yetişkinlerin de tekrar tekrar okuyup ilham alması gereken bir başyapıt.