Hayat doğumdan ölüme kadar bir devinimdir. Bir anlamda hiç bitmeyecekmiş sanılıp çok kısa süren bir rüya… Düzeltilmesi mümkün olmayan pişmanlıklar… Umulmadık bir anda bitiş zili çalan; akrebi, yelkovanın bulunmayan sessiz bir saati…
Sevgi, aşk, kahır, sitem, sevinç, tebessüm… Hangi yöne doğru akacağı, nerelere sapacağı, hangi çukurları doldurup hangi kayaları döveceği, hangi topraklara nüfuz edip ne zaman buharlaşıp kaybolacağı belli olmayan bir akarsu…
Küçük Dağların Gölgeleri’nde Anadolu’dan her biri bir birbirinden ayrı yaşamlara sahip insanların umutları, çaresizlikleri ve hayattan beklentileri on beş öykü ve on beş farklı karakterle dile getiriliyor…
Bu öykülerde insan ömrünü sürpriz ve tesadüflere ne kadar açık olduğu ve insanın aklını da kullanarak hayatına yön verebileceği anlatılıyor. Zaten öyle olmasa yaşamın bir anlamı kalmazdı değil mi?...