Dünya bir süredir bitmek tükenmek bilmeyen, hatta günaşırı artan borç krizleriyle boğuşuyor. 2008 Mortgage Krizi olarak da bilinen, küresel sermayenin dibe çöküşü dünyayı daha fazla borçla yaşanan, yaşanmak zorunda kalınan bir yere dönüştürdü. Krizin patladığı ülkede, ABD’de bugün hane halkının %77’si ciddi bir borç sorunuyla baş etmeye çalışıyor ve her 7 kişiden 1’inin icra takibinde olduğu biliniyor. Bu kriz, başta ABD olmak üzere Fransa, İngiltere, İtalya, Yunanistan, İspanya gibi birçok ülkede eğitim, sağlık, ulaşım, kent haklarının daha yoğun sömürülmesi nedeniyle, kitlesel hareketlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Finanssallaşma ve borç verenin borç alan üzerine kurduğu tahakküm, tarihin en yüksek noktasına ulaşmış durumda.
Andrew Ross, borçlanma ve borçlandırılma üzerine kurduğu kitabı Krediokrasi’de, devlet politikalarının halk üzerindeki sömürü faaliyetlerini konu alıyor. Dünyada eğitim üzerinden kurulan *borçlandırma ağı*nın bireyi nasıl yok ettiğini, gelir imkanlarının nasıl kısıtlandığını derin okumalar ve güçlü referanslarla anlatıyor. Borç reddi olarak tanımladığı çözümün yollarını, teoriden pratiğe, oradan da hayatın merkezine doğru kaydırıyor.