Kendi rutin, burjuva hayatından sıkılan bir kadın, hayatında değişiklik arayışla kocasını bir piyanistle aldatır.
Büyük korkusu başına gelir ve sevgilisinin evinden çıkarken karşılaştığı bir kadın tarafından şantaja maruz kalır.
Hayatı altüst olur. Derin bir hesaplaşmayla iç dünyasına çekilir. Stefan Zweig, korkunun insana neler yaptırabileceğini,
insanı hangi sorgulamalara götürebileceğini derin bir psikolojik çözümlemeyle ele alıyor.
Korku cezadan çok daha kötüdür çünkü ceza bellidir, ama korku belirsizdir.
İster ağır, ister hafif ceza hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o bitmek bilmeyen gerilimin korkunçluğu kadar kötü değildir.