Birkaç yayınevi “Aşırı mizah” diyerek, basmayı kabul etmedi bu kitabı, oysa kitap başından sonuna ütopyası olamayan ama distopyalar bolluğunda boğulan, anlaşılabilirlik hapsine mahkûm insanın dramını anlatıyordu. Savaşarak barışa ulaşabileceğine kendini inandırmış insanın durumu sizce komik değil mi? Artan dozda zehirlenmeye maruz kaldığımız bu grotesk Dünya Parkı’nda en iyi bildiğimiz şey yok olmak; lakin son ana kadar, her koşulda kaybedeceğimiz bir macerada kazanmak için çırpınıyoruz. Bu da mı komik değil? Kızmayınız ne olur, gülünüz bu hâl-i pür-melâlimize, budur acılara yelken açarak dönüp durduğumuz riya okyanusundaki durumumuz. İnsan çabaladıkça oluşturduğu yansımalarda olgunlaşan ‘Ben’ yazılımının labirentini elleriyle kurdu, gardiyanı da müdür de mahkûmu da kendisi. İyi de çıkış yok mu? Kim çıkmak istiyor ki?