Tükendi
Stok Alarmı"Milletvekillerinin maaşlarının şimdiden verilmesi nedir? Bu paralar ne olacaktır? Hiçbir milletvekili buna itirazda bulunmamıştır. Bunlar bir gün Konya`da Araplar ve Topraklık Mevkilerine gelip bakmışlar mıdır? Kimin hatırını sormuşlardır? Yıkılacak ve rutubetten girilmeyecek evlerde oturan vatandaşlar senin maaşını veriyor. Milyonlara yaklaşan Meclis binasını bitiremediler. Buna ne lüzum vardı? Buraya sarf edilen paraları sulama işlerinde saf edilmesi lazımdı. Birkaç fabrika kurulsa idi vatandaşlar işletse fena mı olurdu? Cennet vatanımızın her köşesini binalarla süslesek fena mı olurdu? Sel sularını önlemek günah mı olurdu? Yolsuzlukların arkası alınmaz mı? Din dersleri okutulacaktı niçin tatbik edilmedi? Seçeceğiniz milletvekillerinin kıymetli kimseler olmasına dikkat ediniz. Milletvekilleri birbirine bağrışıyorlar doğru yoldan ayrılmayalım" (DP Konya İl Kongresi`nde Bir Delegenin Konuşmasından - 1950)
`Senelerden beri, yırtık, yamalı poturu ile, soluk mintanı ile bir iç sızısının meraretli (!) bakışlarıyla, uçsuz bucaksız bozkırların tozlu, bozuk çamurlu ova yıllarından; taşlı, dikenli dağ yollarından şehir, kasaba pazarlarına gelen, han köşelerinde kalıp iş arayan köylü mü.. Sosyal hayatın sarsıntıları içinde, yoklukla boğuşan, dört senede bir- o da çok partili dönemde hatırlanan ve mısır gönderildiği `iftiharla` söylenen köylü mü?...
O köylüye, yalnız basmayı ve kaput bezini ne zaman ucuz verebilmişizdir ki, refah seviyesinin yükseldiğinden cesaretle bahsedebilelim?" (Babalık, 16 Şubat 1950).