Bu kitap, Sovyetler Birliği’nde dini düşünce ve örgütlenme ile radikal ateist düşünce ve Komünist örgütlenme arasındaki çatışmanın öyküsünü anlatmaya çalışmaktadır. 
Sovyetler Birliği’nde, her anlamda -coğrafi, ırksal, kültürel- Doğu ve Batı buluşmaktadır. Ancak birbirleriyle yüz yüze olmalarına rağmen, bu ikisinin henüz bir sentezi yoktur. Doğu’nun ve Eski Rusya’nın mistik, münzevi, hayatı inkar eden, öte-dünyacı ideali ile Batı’nın ve Yeni Rusya’nın rasyonel, Marksist, güç istenci, hayatı öne çıkaran tutkusu arasında şiddetli bir çatışma sürmektedir. İkincisi diğerini ezerek zafere ulaşacak mı? Yoksa bu çatışmadan güç, düşünce ve güzellik açısından zengin, daha yüksek, sentetik bir kültür mü ortaya çıkacak?
Sunulan gerçekler, Sovyetler Birliği’nde dinin görünümüne ilişkin olarak endişe verici görünebilir. Gerçek durum hakkında hiçbir şüphe kalmaması için, eklerde konuyla ilgili en önemli Parti bildirilerinin tercümelerini ve Sovyetler Birliği’nde örgütlü dinin yasal konumunu ve hangi koşullar altında faaliyet göstermesine izin verildiğini açıkça gösteren Sovyet Hükümeti kararnamelerini bulabilirsiniz. Son olarak, mevcut yasalar çerçevesinde dinin işleyişini düzenlemek üzere bir hükümet dairesinin kurulduğu mevzuatını okuyacaksınız.