Tükendi
Stok AlarmıÇin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) yaklaşık yetmiş yıllık tarihi kabaca iki döneme ayrılabilir: İlk otuz yıl bo-yunca ÇHC temel olarak sosyalist bir yol izlerken, son kırk yılda kademeli olarak kapitalizmden yana tavır aldı. Bir Çin atasözü “Otuz yıl doğuya ve ardından otuz yıl batıya” der; yani fikirler, iktidarlar ve sosyal ilişkiler sonsuza kadar devam etmez. Bu iki dönem arasındaki farklar Çin halkı için fazlasıyla aşikârdır. Cumhuriyetin kurucusu Mao Zedong 1949’da gururla “Çin halkı ayağa kalktı!” demişti. Fakat bugünlerde halk, “on yıllarca çok çalıştıktan sonra, bir gecede özgürleşme öncesi zamanlara geri dönmenin!” yasını tutuyor. Çin’deki sosyal ilişkilerin her bir boyutu, devlet sosyalizminden kapitalizme geri gidişin izlerini taşır. Her alanda büyük bir tersine dönüş yaşanıyor. Kırmızı olan siyaha dönüşüyor, asil olan bayağılaşıyor ve devrimci olan gericileşiyor.
Bu kitapta, söz konusu değişimler toprak kullanımını ve tarımı etkiledikleri oranda irdeleniyor. 1950’lerde, ÇHC’de yoğun bir toprak reformu ve yeniden dağıtım programı uygulandı. Ortaya çıkan kolektifler ve halk komünleri yirmi yıldan uzun süre boyunca çalıştı ve ülkenin ekonomik gelişimine ve yüz milyonlarca insanın eğitim ve sağlık hizmetlerine büyük katkıda bulundu.
Ancak 1980’lerde Çin Komünist Partisi (ÇKP) önceki reformların pek çoğunu geri aldı ve kırsal kolektifleri dağıttı; kâğıt üzerinde kolektif mülkiyet korunurken bunları küçük köylü hanelerine böldü. Aynı zamanda akademi ve ana akım medya, kolektif tarımı kötülemeye ve –daha önce hane sorumluluğu sistemi ya da HSS olarak adlandırılan– kolektifler sonrası küçük üretici tarımına övgüler yağdırmaya başladı. Ancak HSS’nin gerçek performansı en iyimser ifadeyle vasat oldu. Kırsal sağlık hizmetleri ve eğitim, dekolektivizasyonun bir sonucu olarak açıkça kötüleşti. 1980’lerden bu yana tarımsal üretimdeki artık oldukça sınırlı oldu ve kentsel ve kırsal ekonomiler arasındaki açık otuz yıl önce olduğundan çok daha fazla büyüdü.