Hayat hikayenizin bir başka kitapta yazılı olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Cruz’un kahramanları da bu sorunun peşinden gidiyor.
Bu kitap, edebiyatın sözcüklerle sınırlı olduğunu düşünenleri sarsıyor.
Afonso Cruz’un oyunbaz anlatımı ve şaşırtıcı kurgusuyla…
Oskar Kokoschka, yaşadıkları fırtınalı aşkın sonucunda kendisinden ayrılan Alma Mahler’in kuklasını yaptırır. Gerçekmiş gibi yaşar kuklayla, ta ki bir gün kafasında şarap şişesi kırıp bırakana dek. Adını bu yaşanmış olaydan alan Kokoschka’nın Kuklası, bu hikâye etrafında kurgulanan, çarpıcı metaforlar ve eşsiz dil oyunlarıyla yazılmış bir anlatı. En yakın arkadaşı gözlerinin önünde vurulan bir asker, dünyayı hepimizden farklı şekilde algılayan bir çocuk, kitaplarını bastırmak için her yolu deneyen bir yazar, Oskar Kokoschka’nın attığı kuklayı bulup Tanrıçası yapan bir hizmetçi, herkese bir müzik akoru gözüyle bakan gitarcı ve çok daha fazlası… Bütün bu insanların iç içe geçen hikâyeleri bize varlığımıza her daim dışarıdan bir şahit gerektiğini hatırlatıyor. Bazen bir başka insan, bazen aşk, bazen ölümüyle hayatımıza damgasını vurmuş bir arkadaş, ama varlığımız mutlaka *başka*nın varlığıyla anlam kazanıyor.
Afonso Cruz’a 2012 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü getiren bu eser zengin bir anlatı kurarken, politik atmosferi de incelikli bir biçimde örüyor. Kendi ülkesinde de ödüller almış bir yazar olan Afonso Cruz, Kokoschka’nın Kuklası kitabıyla edebiyat klişelerini yerle bir ediyor.