Ekranda, Ortadoğu ülkelerinin siber güvenlik sistemleriyle ilgili detaylı veriler belirdi. İsimler, IP adresleri, yazılım protokolleri. Listeler ve grafikler arasında hızla gezinen Ayaz, ülkelerin siber zafiyetlerini gösteren kodlarla karşılaştı. Ortadoğu ülkelerinin neredeyse tamamının savunma sistemlerinin dış müdahalelere tamamen açık olduğunu fark etti. Tehdit düşündüğünden daha başkaydı. Sonraki sayfalarda yer alan bilgiler çok daha tehlikeliydi, ülkenin hava savunma sistemlerinin etki alanları, radarlarının erişim bölgeleri ve askeri hedeflere yönelik haritalar. Ayaz, dişlerini sıkarak okumaya başladı. Kendi kendine bir karar verdi, aldığı emirleri yerine getirecek, hatta daha fazlasını yapacaktı. Hedefi, yalnızca siber yazılımları devre dışı bırakmak değil, düşmanı kendi silahıyla vurmak olmalıydı. Ayaz, sisteme süratle yeni komutlar girmeye başladı. İlk olarak, Ortadoğu ülkelerini tehdit eden tüm zararlı yazılımları sildi. Bununla yetinmeyerek, yazılım kodlarını değiştirdi ve saldırıların geri dönüşü olmayan şekilde engellendiğinden emin oldu. Sonra, hava savunma sisteminin kontrol paneline geçti. Birkaç tıklama ile radarların yönlerini değiştirdi, etki alanlarını yeniden yapılandırdı. Düşman güçlere ait olduğu anlaşılan bazı noktalar, bir anda hedef tahtasına dönüşmüştü. Ülke kendi silahları ile vurulmaya hazırdı ve kendisini savunacak tüm hava savunma sistemleri devre dışı kalmıştı. Bir dizi hızlı komut daha yazarak, sistemleri aktif hale getirdi. Alarm protokollerini sessiz modda çalıştırarak harekete geçirdi. Artık ülkenin önemli askeri noktaları kendi hava savunma sistemlerinin hedefiydi ve dakikalar içinde ülke ateş çemberi haline gelecekti. Ayaz’ın gözleri, tarifi zor bir mutlulukla parlıyordu. Görevini yerine getirmiş olmanın verdiği huzuru iliklerine kadar hissetti. Gözlerini ekrandan ayırmadan söylendi:
-Şimdi dünya düşünsün!