Kıbrıs Türk basınının ortaya çıkışını ve gelişimini, 19. yüzyılda başlayan Batı’nın sömürü politikası ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet Türkiyesi’ne uzanan ilişkilerden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Yanı sıra Kıbrıs Türk basınını, EOKA politikaları ve Türkiye’nin adaya yönelik etki ve yaklaşımlarını kapsayan bir ilişkiler yumağı içerisinde irdelemek gerekmektedir.
Bu yönüyle Kıbrıs Türk basınının tarihsel anlamda öne çıkan ilk özelliği, Rum toplumuna ve basınına karşı çıkış niteliğidir. *Karşı çıkış* aynı zamanda, hem gazetelerin varoluşsal nedenidir hem de o gazetelerce yürütülen söylemin bir sonucudur. İkinci özelliği, 1878’den itibaren gerek Helen milliyetçiliğiyle gerekse de İngiliz idaresiyle *mücadele*dir. *Mücadele* ise bir siyasal tavır olmakla birlikte, söylem ile eylem arasındaki mesafenin büyük oranda ortadan kalktığı bir anlayıştır. Üçüncü özelliği ise, diğer ikisinin bir sonucu olarak, *bir aradalık*tır. Bu da belli bir siyaset etrafında ne olursa olsun bir araya gelmeyi, bir arada kalmayı öne çıkarmaktadır.
Bu çalışma, Kıbrıs Türk basınının etik, objektiflik, mesleki profesyonellik gibi pek çok bağlamda günümüzdeki durumunu gözler önüne seriyor. Bunu ise, hem tarihsele yaslanması hem de araştırmanın sahasını tüm KKTC basınını odağa almasıyla sağlıyor.