İnsanları yalnızlığa mahkûm ve mecbur eden iki kelime: SÜRGÜN ve GÖÇ…
İster gönüllü ister gönülsüz, ister göç ister sürgün… Bunları yaşayan kişi veya toplumlar gittikleri yerlerde yalnızlaşır ve statü kaybına uğrarlar. Katıldıkları toplumda *biz* olmaktan uzaklaşıp *onlar* olurlar. *Bizim vatanımız* veya *vatanımız*, *memleketimiz*, *bizim diyar*, *bizim ora* gibi ifadeler anlam değiştirir. Bu kavramlar özlenen, aranan, yaşanmak istenen, hür olma duygusunun tadılabileceği ütopik bir anlam kazanır. Memleketi, baba yurdunu, ana ocağını, geçmişlerin mezarlarını ziyaret için gidilmesi gereken yer olarak hatırlanmaya, sonra nesillerin değişmesiyle unutulmaya, en sonunda da *Oradan gelmişiz* diye ifade edilmeye başlanır.
Geçtiğimiz yüzyılda Türklerin kızılca kıyamette yaşadıklarından üç hatıra, iki kelime: Göç ve sürgün…