Ermeni kalesinin yokuş yolu… Dağın yamaçları ıssız ve sessiz. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi. Kalenin yıkıntıları ormanın göğsünde can çekişmekte.
Aklımda hep vedalaştığımız gün… Asırları deviren dostluklar bakışlarla vedalaştı, kelimeler haramdı dudaklara. Göz göze konuştuk birçok şeyi.
Karine, gitmeyi bilmeyen kadın... Benden hiç gitmedi. Gözleri bize *Beni özlediğinizde kaleye bakın, ben hep orada olacağım.* demişti sanki. Evet, ben o harabeye bakıyorum şimdi. Biz oradayız Karine. O sıcak elinden tutmuş, rüzgârın taradığı otların içinde koşuyoruz. Arkamızda Abraham, Garabed, Yeprosine, Armen, Adem, Kemal, Şah Senem… Cıvıltıları duyuyor musun Karine?