“Kapıldığı heyecandan her an nefesi kesilecek gibi oluyordu Sinan’ın. Ruhuna, yüreğine dolan duygular, yeni duygulardı. İlk defa tanışıyordu böylesi duygularla. Bu duygular, onun ayağını uçuracakmış gibi hem yerden kesiyordu, hem de hiç kalkmayacakmış gibi yere çakıyordu. Dikine, karşılıklı, yanlardan, önden ve geriden geliyordu bu duygular. İç içe girince yeryüzünün ve uzay boşluğunun bütün itme ve çekmelerinin basıncı altındaymış hissine yol açıyordu. Son ve başlangıç, kopuş ve buluşma, hayal ve gerçek, üzüntü ve sevinç, bilinen ve bilinmeyen yollar, korkular, birbirine binen kaygılar, cesurca bir adım ve durmadan yürüme isteği, ruhunda kabını çatlatacak bir duygu yüküne neden oluyordu…
“Bu gece karanlığında suyun üzerinde böyle bir kayış, Merwan için bir rüyadan farksızdı. Bulutların üzerinde ilerliyormuş gibi bir duyguya kapılmıştı. Üstünde, yıldız kaynayan kadife yumuşaklığındaki enginlik, altında, kendisini o enginliğin sınırlarına doğru götürüyormuş gibi giden bu büyüleyici akıntı, adeta onu sarhoş ediyor, sır dolu masallar dünyasına götürüyordu. Suyun öbür yanında kalan eski Sinan, suyu geçen yeni Merwan’a hala el sallamaya devam ediyordu sanki…”