Dışarıda yağan yağmurun betondan çıkarttığı ses, ıssız sokakta yürüyen atın nallarından çıkan sesi andırıyordu. Yağmurlu İstanbul sabahında yaz bir çırpıda bitmiş gibi geliyordu Barış’a. Havadan
mı bilinmez ağrıyan başını ovmaya başladı. Köyden döndü döneli Zeynep’in ulaşılmaz olduğunu, elinden kayıp gittiğini düşünmeden edemiyordu. Üstüne üstlük Zeynep’e ulaşabileceği ne bir telefon numarasına ne de bir adrese sahipti; oysa Zeynep’i düşünmediği nerdeyse bir an bile yoktu. Kapının açılmasıyla birlikte yüzüne vuran yağmur yüklü esintiyle düşüncelerinden uzaklaştı.