Orhun için artık zamanın bir önemi yoktu. Ne güneşin doğuşunu ne batışını görebiliyordu. Onları görmeyince zaman da onun için ölmüştü. Koridorda ne kadar gittiğini bilmiyordu ve istese de göremiyordu. Muhatapları sadece seslerdi, seslerinde hangi yönden geldiği belli değildi zira bulunduğu yerde yön yoktu.
Bir yere itelenerek sokuldu, bir anda üzerinde soğuk suyu hissedince ürperdi, peş peşe vücuduna coplar inince acıyı hissetti. Bu acı sanki Orhun’a güç vermiş ne ağlama, ne bağırma ve nede yalvarmıştı; sanki kendini kilitlemiş öylece kilitli kalmıştı. Orhun’u resmen ıslatarak dövüyorlardı, o ise direniyordu.
Öyle bir yerdeyim ki;
Ne gitmesi mümkün,
Ne kalması mümkün olan,
Öylece bir yerdeyim işte...
Vazgeçmekle direnmek arasında,
Akla karanın tam ortasındayım...
Kaybetmenin arifesinde,
Yeni bir hayatın eşiğindeyim...
Kalsam canım yanacak, Gitsem Hayatım...