Amerikan bilimkurgu edebiyatı ve sinemasının en parlak dönemi olarak kabul ettiğimiz 1950-1960 arası, bu sanat türünün incelikli bir alegori ile soğuk savaş gerginliğine ve McCarthysm`e kendi estetik silahlarıyla karşı koyuşunun örneklerini de sunar. Kendisi de bilimkurgu öykü ve romanları yazarak bu türün Türk edebiyatında öncülüğünü üstlenen şair ve yazar Zühtü Bayar`ın seçtiği ve Türkçeye aktardığı elinizdeki öykülerin ortak paydası, tümümün de sanat tarihiyle ilgili olması ve sosyo-politik bir karakter göstermesidir. Bu seçki Amerikan bilimkurgu edebiyatının klasik dev isimleri: Poul Anderson, William Tenn, Murray Leinster ve Jack London`ın yapıtlarıyla hazırlandı. William Tenn`in bu alanda bir uzman olarak tanıdığımız Dr. Sönmez Güven tarafından dilimize aktarılan `Gözetici` adlı öyküsü bilimkurgunun sanat tarihinden yararlanarak ne tür alternatif kurgular yaratabileceği örneklemesi bakımından önemli. Stanislaw Lem`in `Solaris`ine öncü sayılan Leinster`in `Yalnız Gezegen`i ile London`ın `Kıyametten Sonra`sı, bilimkurgu sanatı çerçevesinde, çağdaş insancıl sorunların anlamlı bir sorgulamasını içermektedir. `Kıyametten Sonra` ayrıca 2000 yılına girmek üzere olduğumuz şu sıralarda biyolojik, mikrobik, nükleer kirlenmenin tüm insanlık için ölümcül bir tehdit oluşturduğunu anıştırması yönünden kehanete ölçüsünde çarpıcı bir yapıt. `Yalnız Gezegen` ise bir yandan insanın modern hümanist değerlerini eleştirel bir tavırla gözden geçirirken, öte yandan da ABD`nin günümüzde tüm dünyayı pervasızca ateşe atan emperyalist tutumuna alegorik ve alaylı göndermelerde bulunuyor. Bu seçkideki öyküler, yaygın kanının tersine, bilimkurgunun popülist ve postmodern hafifliklerle bir ilişkisi bulunmadığını, sosyo-estetik sorumluluklarla yüklü, ciddi ve önemli bir edebi tür olduğunu ortaya koymaları bakımından da ilginçtir.