*İnsanların bu felaketle yüzleşmekteki beceriksizliği, felaketin kendisinden daha da beter.*
Dünyanın sonuna altı ay kaldı. Uzaydaki küçük mavi noktaya, yeryüzüne, dünyamıza, 2011GV1 isimli bir asteroit çarpacak ve yaşam sona erecek. Peki, bu kadar kısa sürede öleceksek, cinayetleri çözmenin ne anlamı var? İçine kapanık bir sigortacının şüpheli intiharını araştırmaya başlayan Dedektif Palace, ekonominin iflasa koştuğu, camilerin, kiliselerin, sinagogların dolup taştığı, komplo teorilerinin havada uçtuğu, çaresizliğin inkârla birbirine karıştığı böyle bir dünyada, her hafta düzinelerce intiharın yaşandığı bir şehirde aklını korumaya uğraşıyor. Tüm bunların bir anlamı olmalı. Değil mi?
Ben H. Winters, Edgar ve Philip K. Dick ödüllerine sahip Kıyamet Polisi üçlemesinde, insanların yığınlar halinde istifa edip iyi kötü tüm arzularının peşine düştüğü bir dünyada mesleğini umursayan nadir kişilerden birini, hayatı boyunca düşlediği işi insanlık tarihinin en kötü zamanında elde eden Hank Palace’ı anlatırken, *katil kim* sorusunun ötesine adım adıyor. Medeniyetin temel taşları nelerdir, hayatın değeri nedir, sayılı günümüzün olduğunu bilsek, gerçekten ama gerçekten ne yapardık gibi soruların cevaplarını arıyor.
Polisiyeyle bilimkurgunun birleştiği o nefis noktada duran Kıyamet Polisi, ışığın tükenişine öfkeyle bağıran, en büyük muammayı, insanı çözmeye çalışan acayip bir roman.
*Winters için asıl güzellik, olay örgüsünün karamsar damarında değil ayrıntılarda saklı.*
–Kirkus Reviews
*Bu ufuk açan polisiyeye, ilginç mekânlarda geçen suç hikâyelerini sevenler ve kıyamet hikâyelerinde farklı bir bakış açısı arayan okurlar bayılacak.*
–Library Journal
*İlgiyi canlı tutan ters köşeleri, sevilesi karakterleri ve hüzünlü güzelliğiyle, Kıyamet Polisi nadir bir mücevher.*
–San Fransisco Book Review.
*Medeniyete, topluma, çaresizliğe ve umuda dair büyük sorular soran bir roman.*
–io9
*Winters, Edgar ve Philip K. Dick ödüllerine sahip üçlemesinde klasik bir bilimkurgu fikrini –bir asteroidin Dünya’ya çarpışından önceki son ayları– alıp polisiye edebiyatın gelenekleriyle birleştiriyor, böylelikle fazlasıyla süratli ve dokunaklı bir kıyamet senaryosu koyuyor ortaya.*
–San Fransisco Chronicle