``leyla`yı leyla yapan mecnun`dur`` dedi.
yanlış duyduğumu sanıp ``efendim?`` diye sordum.
``leyla`yı leyla yapan mecnun`dur``diye tekrarladı. benim salak salak baktığımı görünce ``seni sevendir seni güzelleştiren, yoksa çok çirkin bir herifsin sen.`` diye devam etti.
``eyvallah...`` diye tebessüm ettim.
``bak, ben de seni sevince nasıl da güzelleştin`` diyerek cebinden bir izmarit çıkardı. tam çakmağımı alıp yakacakken garsonun bakışlarını görüp vazgeçti.
``sen güzel misin peki?`` diye sordum.
``şimdi evet`` dedi. ``sokağa çıkana kadar evet...``
sustuk...
ellerimi yıkamak için lavobaya gittim. ellerimi yıkarken ona para vermeyi, üstüne başına birşeyler almayı düşündüm. fakat geri döndüğümde masada yoktu. etrafa bakındığımı gören garson ``gitti abi`` dedi.
geçip yerime oturdum. tabağımda adını bile bilmediğim kadının teneke yüzüğü ve peçeteye yazılmış bir not duruyordu. heyecanla notu okumaya başladım.
``her erkek cebinde mendil taşır ama içlerinden sadece adam olanlar sevdiklerinin burunlarını siler.``