Bir kütüphaneye ilk kez sınıf arkadaşlarıyla öğretmeni tarafından götürülen çocuk kitapların gizemli dünyasının kapısını kendisine açan öğretmenine hayran olur. Öğretmen evinden kitaplar getirir sınıfa, içten sesiyle okur. Bazılarını da okumaları için verir onlara. Her yeni kitap ayrı bir serüven ve zenginlik olur onun için. Önceleri kendini penceresiz, kapısız ve dört duvardan ibaret bir ev sanan bu çocuk, kitaplarla tanışınca içinden dışına doğru pencereler açıldığını ve buradan da kitap ışıklarının içine huzme biçiminde dolduğunu düşünür. Çünkü okumaya başladığı her kitap ışıktan balyozuyla onda pencere açar. Böylece içindeki bilgisizlik karanlığından kurtulmaya başlar. Okuduğu kitap sayısı arttıkça umudu, yaşama sevinci artar. Yalnızken bile yalnız olmadığını anlar. Yenidünyalar, insanlar, yaşamlar tanır. Güliver, Pinokyo, Sinbad ve Keloğlan’la serüvenden serüvene atılır. Deli Dana’yla üzülür. La Fontaine ve Ezop’tan ders alır hayata dair. Binbir Gece Masalları ile Doğu’ya düşsel yolculuk yapar. Halkların masallarıyla büyülenir adeta. Sonunda Kitap Hırsızı olur. Evet, yanlış okumadınız. Bu çocuk yazarın ta kendisidir. Çocukluğundan bir kesittir kitap boyunca anlattıkları, ama bu bir çocuk kitabı değil. Kitapçıl olmanın ayrıcalığını büyülü bir dille anlatan bu kitap çocukluğunuzun da kapısını açacaktır elinize aldığınızda…