Kilometreyi sıfırlayıp yeni bir yolculuğa çıktık.
Bu uzun yolculukta akıl hariç her türlü duyguyu, gelenek-görenekleri, başkalarının belirlediği kuralları yanımıza alıp, bizim için konulan hedeflere varmaya yürüdük.
Sonra birden durduk.
Hedef kendimizle, kaderlerimizle yüzleşmek olmalıydı.
Kendi insanlığımızın en aşağı kısımlarında ne var ne yok hepsini yüzeye çıkartıp onlarla ve ruhumuza pençelerini geçirmiş nefislerimizle... Ne kadar kokuşmuşluk varsa hepsiyle...
O andan itibaren yaşam yeniden kıpırdanmaya, kıskacın içinden bir takım değişik sesler duyulmaya başlandı...
*Hayır, vazgeçmeyeceğim! Vazgeçmek özgürlük, kabullenmek esaret olsa da kararlıyım!*
Her türlü engele, öne sürülen gerekçelere aldırmadan ona doğru yürümekten korkmamak, pes etmemekti aşk... Belki acze düşüp, kıskaçta kalmak...
Aşkın en zor yanı buydu: bırakıp gidememek...