“…en öndeki ağaç gövdelerinin üzerindeki yosunların hâlâ parladığı orman boyunca tökezleye tökezleye yürüdüm, ara sıra olduğum yerde durarak utançtan acınacak derecede kısık çıkan sesimle bir şeyler bağırdım ve derken artık dehşetten utanamaz hale geldiğimde ormana doğru birinin adını haykırdım, sevdiğim, sabah ormana gitmiş ve geri dönmemiş olan biriydi bu...”
2019 yılında “dil ustalığıyla insan deneyiminin kuytularını ve biricikliğini irdeleyen, ses getirmiş eserleri” nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Avusturyalı romancı, oyun yazarı, çevirmen, şair, senarist ve yönetmen Peter Handke kimilerince yirminci yüzyılın ikinci yarısında Almanca yazan en etkileyici kalemlerden biri. 1972’de yayımlanan Kısa Mektup Uzun Veda romanıysa polisiyeden evlilik dramasına kadar birçok türe dokunan yapısıyla Handke’nin en yaratıcı eserlerinden.
İsmini bilmediğimiz bir Avusturyalı yazar, çöken evliliğinin ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne gelir ama sonra eşinin de onu takip ettiğini öğrenir. Philadelphia, St. Louis, Arizona Çölü, Portland, Oregon ve Los Angeles gibi duraklardan geçen Kısa Mektup Uzun Veda bir yol hikâyesi ve bir evliliğin otopsisi; öyle bir roman ki hem olay örgüsü hem de üslubu ters köşeli.
“Handke’nin kasıtlı çarpıcılığı ve bıçak keskinliğindeki duygusal berraklığı inkâr edilemez.”
–John Updike
“Handke’nin bir sanatçıya dair otoportresi, yalnızca cidden mühim bir kalemin eserlerinin yaratabileceği kuşkulara düşürüyor bizi.”
–Malcolm Bradbury