Ben diye başlıyordu bütün cümleleri, hakim karşısında savunma yapan bir sanık gibi:
Ben, dinine imanına, toprağına, soyuna sopuna ihanet etmiş bir nankör değilim.
Ben, kalbimde yakmak istediğim ateşin kıvılcımını buldum ve onu aldım yüreğime; suçsa bu, bütün suçum bundan ibaret.
Ben, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim konu komşuya sırtımı dönmedim hiç, sadece yürüdüğüm yolda ardımda kaldı onlar.
Ben, bahar gelince goncaya durdum, bütün güllerin duramasa da durması gerektiği gibi, bu suçsa…
Ben, kapımı çalan misafire sormadım kimsin nesin, Tanrı misafiri Tanrı’dandır diye…