Kürek kürek atılan toprağın sesi mezara özenle dizilen tahtalara çarpıp kaybolurken, kenarda ağlamaya çalışan kadının ve dua okuyan hocanın sesi daha da duyulur olmuştu. Hava bulutlanmış, üzerimdeki baskısını daha da arttırmıştı. İyice iç karartıyordu. Oldum olası kalabalıktan nefret ederdim, hele ki böylesinden. Herkesin birbirine acır gözlerle baktığı, yaşamın değeri üzerine sözler söylenen, herkesin gideceği yerin perçinlendiği böyle bir kalabalıktan bir an önce sıyrılıp gitmek istiyordum. Daha seremoni bitmemişti ki birden bulutlar yükünü boşalttı. Ölen kişinin birkaç yakını dışında herkes ağaçların altına sığınmaya çalıştı. Neyse ki mezarlıklarda hala ağaç kalmıştı. Nemli toprak kokusu ve ağaçlara sinen ölüm kokusunu duyuyordum. O sırada cenazeye katılanlardan biri, ötekine;
“Kırkikindi” dedi. “Kırkikindi yağmuru bunlar. Tam mevsimi şimdi. Döker geçer.”