Her mısra bir izdüşümü bırakır kalplerimizde. Kimi hüzne, kimi neşeye dair. Her birinin ardından nice desen kalır gözbebeklerimizde asılı kalan: 40 Mısra 40 Desen.
Daha çok âşık eder bazı mısralar bizi; bazı çizgiler, desenler de öyle… Bazıları yitip giden aşkların küllerini savurur göğe.
Sanat illaki sanat, insanın en insan yanı, görünmeyeni görünene çeviren tılsımlı değnek…
40 Mısra 40 Desen, kardeş iki sanatı bir kitapta yan yana getiriyor. Şiir denince, mısra işitince titreyen bir gönül, desene döküyor içinden geçenleri. Şiirin desene düşen yansıması… Şiir kadar ince, desen gibi narin…
Dörtlük, beyit, mısra şairin gönlünden kalemine süzülen inciler… Şiir okundukça bu inciler evrene saçılır. Her gören bilmez elbette etrafa saçılanların kıymetini. Bilen bilir, devşiren devşirir, bilmeyenin bir pula satası gelir.
40 mısra incisini 40 desen kabına döken gerek bize…