Neler, neler görürdü? İstemeden, aramadan burada ne hikâyeler, ne facialar, ne gözyaşları, ne çamur yığınları bulmuştu... Her defasında büyük şehir, hayat denen azîm arbede-gâhın kırık dökük enkazını, pejmürde âsâr-ı tahribatını getirip bu eşiğe atar, güya sinesinde çalkalanan çirkâb-ı levs ve marazı daha ziyade saklanamayarak hazm olunamamış, massedilememiş bir dalga hâlinde bu duvarların kenarına kusardı.
Kırık hayatlar!..
Halid Ziya Uşaklıgil’in olgunluk devri romanlarından olan Kırık Hayatlar, toplumun farklı sosyal statülerine mensup aile ve bireylerin hayatlarının nasıl kırıldığını realist bir bakış açısıyla ön plana çıkarmaya çalışır. Bu bağlamda Kırık Hayatlar romanı, zengin bir karakter kadrosuyla aile hayatını, zengin ve yoksul muhitlerin yaşantılarını; gelin, kaynana ve görümce ilişkilerini; gençlerden yaşlılara, evli, bekar ve dul bireylerin hikayelerine kadar; hastalıklar, yoksulluklar ve mahalle kültürüne değinen birçok konuyu etrafında toplamıştır.