Marquis de Sade (1740-1814), kendisini pek tanımadan hemen hemen bütün dünya insanlarının kullandığı iki sözcüğün kaynağıdır: Sadizm ve Sadist (sadik). Süvari subayı olarak Yedi Yıl Savaşları’na katılan bir soylu. Baştan çıkarma, zehirleme, sefahat ve siyasal sapkınlık yüzünden 27 yıl hapse ve idama mahkum olmuş. 1800’den sonra çeşitli akıl hastanelerinde yatmış ama aynı zamanda felsefeci de sayılan bir yazar. Sade’a göre yazarın görevi "ahlak yasaklamalarını yıkmak, doğruluğu kırmak ve şaşkınlık yaratmak"tır. Doğrusu, bu dediklerini gerçekleştirmiştir Marquis de Sade. Jeremy Reed, Marquis de Sade’ın hayatın klasik bir anlatı yöntemiyle yeniden yaratmıyor. Yazara göre Marquis de Sade, her yıl yeniden doğarak kendi varoluşunu yeniden yaşayan bir düşünce ve eylem türüdür. Belki de her parçası bir başkasında yaşayan kollektif bir varlıktır. Jeremy Reed’in bu ürpertici romanında Marquis de Sade o garip şatosunu her yıl ziyaret eden ölmezleşmiş bir kişidir; geçmişini ve şimdisini anlatır. Her yeni gelişinde eski saplantılarını yeniden ve doludizgin yaşar. Etkileyici bir hayal gücünün ürünü olan bu yapıtta Marquis de Sade’ın hayatının trajedisi ve hala sürmekte olan büyüsü anlatılıyor.