Kimlik İktisadı insan davranışlarını anlamak için önemli ve ikna edici yeni bir yol sunuyor; iktisadi saiklerin yanında, kimliklerimizin de verdiğimiz kararları etkilediğini gösteriyor. 1995 yılında iktisatçı Rachel Kranton sonradan Nobel Ödülü kazanan George Akerlof’a bir mektup yazarak, Akerlof’un son makalesinde yanlışlık olduğunu ileri sürdü. Kranton aynı iktisadi koşullar içinde olan kişilerin neden farklı tercihler yaptığını açıklamaya yardım edecek olan etkenler arasında kimliklerin eksik olduğunu ileri sürüyordu. Kranton’ın bu iddiası 14 yıl sürecek olan bir işbirliğinin ve Kimlik İktisadı’nın başlangıcı oldu. Yazarlar, kim olduğumuza ve kim olmak istediğimize ilişkin düşüncelerimizin, iktisadi yaşamlarımızı diğer faktörlere kıyasla nasıl daha fazla şekillendirebileceğini açıklıyorlar. Bu düşüncelerimizin, ne kadar çok çalışacağımızı, şeyleri nasıl öğrendiğimizi, nasıl tasarrufta bulunup para harcadığımızı nasıl etkilediğini açıklıyorlar. Kimlik iktisadı insanların, işte, okulda ve evde verdikleri kararları anlamak için yeni bir yol sunuyor. Bu iktisat sayesinde, hisse senedi opsiyonları gibi saiklerin neden işleyip işlemediğini, neden bazı okulların başarılı ve diğerlerinin başarısız olduğunu, neden bazı şehirlerin ve kasabaların kendi geleceklerine yatırım yapmadığını ve daha başka pek çok şeyi daha iyi anlayabiliriz. Kimlik İktisadı toplumsal bilimlerdeki önemli bir boşluğu dolduruyor. Kimlikleri ve normları iktisada dahil ediyor. İnsanların nelerin uygun ve yasak olduğu ve bunların kimler için böyle olduğu hakkındaki görüşleri, onların ne kadar çok çalışacağı, şeyleri nasıl öğreneceği, nasıl tasarrufta bulunup para harcayacağı açısından temel öneme sahiptir. Dolayısıyla insanların kimlikleri kim olduklarına ve kim olmayı tercih ettiklerine ilişkin düşünceleri onların iktisadi yaşamlarını etkileyen en önemli faktör olabilir. Aynı şekilde, toplumun insanların kimliklerine getirdiği kısıtlamalar da onların iktisadi refahının önemli belirleyicilerinden biri olabilir.