Benim adım Toyotomi Hideyoshi ve bugün ben, tüm Japonya’nın hükümdarı, gücün kati zirvesine ulaşmayı başarmış ilk köylüyüm. Pozisyonu, doğum hakkı ile değil, çok çalışarak kazanan ilk feodal bey benim. Yoksulluktan, güçlü bir ulusun hükümdarlığına ve binlerce samuray savaşçısının komutasına yükseldim. Şimdi, bu sözleri yazıyorum ki benim öyküm, gelecekte başka insanlara da ilham versin." Hideyoshi, Japonya tarihindeki en göze çarpan -ve en sıra dışı- liderdi. 1536 yılında, Nagoya’da yoksul bir ailede dünyaya geldi ve mütavazı soyunda, olağanüstü kaderini öngörecek hiçbirşey yoktu. Hideyoshi kısa boylu, çelimsiz ve çirkin bir adamdı. Aşırı büyük kulakları, çukura kaçmış gözleri, minik bedeni ve kırmızı, buruşuk yüzü öyle maymunsu bir görüntü veriyordu ki tüm yaşamı boyunca "Maymun" lakabı üzerine yapıştı. Japonya’nın kargaşalı savaş Klanları Çağı’nda doğdu. 150 cm boyu, 50 kilo ağırlığı ile eğik omuzlu fiziği, onu askeri bir kariyerden mahrum bırakır gibi duruyordu. Ancak o yine de, yüz yıl süren sivil savaşın ikiye ayırdığı bir ulusu birleştirerek, bir meteor gibi imparatorluğun zirvesine yükseldi. Nasıl? Sağlam bir irade gücü, keskin bir zeka, boyun eğmez bir ruh ve istekli bir algı, Hideyoshi’nin "şüphecileri sadık hizmetkarlara, rakipleri vefalı dostlara ve düşmanları müttefiklere dönüştürmesini" mümkün kıldı. Dövüş sanatlarında beceriksiz olan bu "Kılıçsız Samuray," soylu rakiplerini bastırmak ve tüm Japonya’nın hükümdarı olmak için kendiyle dalga geçen mizah anlayışını, kurnazlığını ve olağanüstü müzakere becerilerini kullandı. Bugün, ölümünden dört yüz yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Japonya’daki her çocuk, Hideyoshi’nin adını bilir ve sayısız biyografi, roman, oyun ve filim- hatta video oyunları- onun kahramalıklarını ya da karakterlerini anlatırlar. Hideyoshi’nin ebedi sırları, her alanda başarılı olmak için stratejiler sunuyor. "Kaderin bize dağıttığı eli seçemeyiz. Ama o eli nasıl oynayacağımızı seçebilir ve muhtemel en iyi sonucu doğurmak için elimizden geleni yapabiliriz. Bir insan olarak, siz bir geminin kaptanı gibisinizdir: Okyanusun azgın dalgalarını kontrol edemezsiniz, ama hepinizi sadece emniyete değil, daha iyi bir limana götürecek yolu seçebilirsiniz."