*Kör bir kuş görmediği güne kanat çırpıyor
Ben içime ağlayıp annemi özlüyorum…*
Islak.
Sırılsıklam yıldızlar yaslı bir mendil kadar. Gece Kerbelâ Çölü, gece damlaya hasret, gece suç gibi tutsak.
Islak.
Belli ki yorgun ayna isli bir kandil kadar. Sabah Anzılha Gölü, sabahın ismi gurbet, sabah aşk kadar yasak.
Islak.
Ve ben; şiirin maden işçisi, hiç başlamamış hayatların tek kaybedeni, kırılmaya meyilli, kırılmaya razı, kırılmaya alışmış dik yokuşların kadrolu hamalı, ben; bir yük getirdim size; şairinden habersiz.
İki kez kilitlenmiş kapılar, kapı önlerinde titreyen sokak köpekleri, perdeleri sımsıkı çekilmiş evler, bordrolu hayatlarına şükür kisvesiyle katlanan kalabalık yalnızlıklar, anason kokan kimsesizlikler, evsiz evliler, evlenmiş evsizler, tinerci çocuklar, yüksek binalar, asfalt yollar, patika yollar, yalnız yürünen yollar, yollar getirdim hiç bitmeyen; şiire bulanmış ama şairinden habersiz.