İsbaş’ın bir zamanlar güney kıyısında yer alan Marya Denizi, büyük depremler sonucunda kuzeyden Arlaz, batıdan Egonya Denizi’yle olan bağlantılarını kopartarak, sularını kaybetmiş ve Batak Deniz adını almıştı. Küresel ısınma sonucunda oluşan kararsız iklim değişiklikleri nedeniyle zaman zaman görülen şiddetli yağmurlar ve çevreden gelen bol tatlı su kaynaklarıyla beslenen Batak Deniz’in tuz oranı büyük ölçüde azalmış, damıtılıp içilebilecek duruma gelmişti. Batak Deniz, Mevsimsel ısı derecesinin artmasıyla, tropikal bölgenin tatlı su canlılarını da barındırabilecek yeni bir ekosisteme dönüşmüştü.
“Güneş, Larayak Yaylası’nı aşıp ilk ışıklarını köy üzerine serptiği anlarda, gecenin son nöbetini tutan Maro sera kümes ve ahırların kapılarını açtı. Deri hücreleri kloroplast organelleriyle donatılmış çiftlik hayvanları, yemyeşil görüntüleriyle dışarı çıktı. Yeşil inek kafasını gökyüzüne kaldırdı. İlkbaharın fazla etkili olmayan güneş ışınları, hücrelerindeki klorofil pigmenti tarafından soğruldu.
Genç avcı, fotosentez reaksiyonları için gerekli mineral ve enzimlerle desteklenmiş olan yapay göletin yanına geldiğinde, köyün bütün hayvanları orada toplanmıştı. Kümes hayvanları, koyunlar, inekler ve atlar… Bitkisel duyarlılığa dönüştürülmüş farklı havyan cinslerinin ortak olan yeşil yanları, onları birbirleriyle dost yapmıştı.”