Keşke dememek mümkün mü? Keşkelerle büyüyoruz biraz da...
Ve kucaklayabilsek tüm boynu bükük *keşke*leri bitimsiz bir sevgi sarmalıyla...
*... Hayat maalesef ki zamansız yolculuklardan ibaretti çoğunlukla.
Evet, her şey ilahî bir takdirin eseriydi ve her nefes Rabb’in özel bir hediyesiydi. Tasarruf ki kendi ezelî kudretindeydi.
Ne var ki insan da her an farkındalığını nisyanla yitirebilirdi.
İsyan değildi Mustafa’nın hissettiği, derin bir kabullenmede duyulan saf özlemdi.
Belki ahirete bir dilekçeydi keşkeleri.*
Sevdiklerinin değerini anlaması, aile bağlarını güçlendirmesi için ölümün soğuk yüzüyle mi yüzleşmeli insan? Hayatın koşuşturmacasına, bencilliğine, bireyselliğine aldanmak da neyin nesi?
Nerede gelenek ve göreneklerin yüzyılların süzgecinden geçmiş deneyimi, güven veren havası, hoşgörü iklimi, huzur verici dokusu, sevgiyi hissettiren sıcaklığı?
İşte, bu serzenişlerle doğdu bu kitap. Unutulan değerlerin hatırlanması, aile içi iletişimin öneminin kavranması, insan ilişkilerinde sevgiyi ve sevgiyi göstermeyi zamanın şımarıklığına feda etmenin nelere mal olabileceğini göstermek için kaleme alındı.
Hayatlar ve hayaller, yaşananlar ve yaşanamayanlar üzerinden hayatımızı yeniden sorgulamamız, belki de sevdiklerimize bir telefon kadar yakın olmanın bile ne büyük bir şans olduğunu anlamamız için…