Bursa`nın tarihi mekanlarından Mahfel`de toplanan bir gurup aydın seksenli yıllarda gen teknolojisindeki gelişmeleri tartışırlar. Aylarca süren tartışmalardan sonra Grek Mitolojindeki Tanrı ve tanrıçaların korkunç bir felakete uğramış, büyük bir medeniyetten arta kalan ve gen teknolojisine hâkim, gelişmiş insanlar olduğuna karar verirler.
Amaçları “Esas Olimpos’un Anadolu’da ve Uludağ’da olduğunu, Olimposluların kökeninin Anadolu olduğu, mitolojide adı geçen bazı tanrıların insan olduğu; Hititler, Troyalılar ve Antik Çağ tanrıları arasında bir bağ olduğunu göstermektir. Bunun için bir grup oluştururlar.
Geçmişte adı Olimpos ve sonra “Keşiş Dağı” olan Uludağ`da Zeus`un izini ararlar. Yaptıkları araştırmalardan bölgedeki Zeus Kersullos tapınağının önemli bir dinsel mekân olduğunu öğrenirler. Bu tapınaklarda büyük dinsel ayinler ve kurban törenleri yapılıyormuş. Burada yılın belirli zamanlarında bir dinsel bayram havasında yapılan bu ayinlere katılmak için çok sayıda ziyaretçi geliyormuş.
Tarihçiler bu dinsel ayinlere katılmak için çok farklı yörelerden insanlar geldiğini yazıyorlar. Bölgeden çıkan yazıtlardan anlaşıldığına göre tapınakta sıklıkla Zeus için kurban törenleri yapılmaktaymış. Bu törenlerde ayin için gelen insanların getirdiği kurbanlar rahipler tarafından yakılarak sunakta kurban edilirmiş. Rahiplerin bu kurbanlar sayesinde geleceği gördükleri, kehanette bulunurlarmış.
Satürn’e tapan Romalılar da bu tapınağa adakta bulunup mermer taşlar dikmişler. Hristiyanlığın yayılmasıyla bu tapınak ve diğerleri manastıra çevrilmiş, dağın adı değişmiş ve “Keşiş Dağı” olmuş. Uludağ’da 120 civarında manastır olduğunu tespit edilmiştir.
Sonunda Zeus`un mezarını bulurlar. Mezardaki eşyalar arasında Zeus’un anılarını yazdığı bir defter vardır. Zeus`un anılarından yaşadıklarını, yalnızlığını ve aile içi iktidar mücadelesini, Orion Yıldızıyla olan bağlarını öğrenirler. Ve kaçınılmaz olarak aralarında iktidar mücadelesi başlar.
Roman kahramanın iç hesaplaşmasıyla başlar. İlginç bulacağınıza inandığım fantastik bir öykü.