Özgür Taburoğlu, kent efsanelerini zamanımıza ait *batıl* görünümler gibi anlatıyor. Batıl inanç ve takıntıları *başkası* denilen varlıkların tekrar kent hayatına dâhil olmasının belirtileri gibi tarif ediyor. Kent efsanesi gibi kısa anlatıları, toplumsal, kültürel, antropolojik tarafları olan ve ‘modern-sonrası’, ’endüstri-sonrası’, ‘geç kapitalizm’, ‘hakikat-sonrası’, ‘insan-sonrası’ gibi adlar alabilen zamanımıza ilişkin önemli işaretler gibi ele alıyor.
Batıl inançlar, eski zamanlarda veya uzak yerlerde yaşam süren insanlara ait *yanlış anlamalar*, *azgelişmiş düşünceler* sayılır çoğu zaman. Ama kent efsaneleri türünden kısa ve gizemli anlatılar, *alacakaranlığa* yönelik değişmeyen güncel bir ilgiyi fark etmemizi sağlar. Hızlı ve karmaşık kent hayatında mitolojik, metafizik veya tinsel nitelikte arayışların muhtemel bir cevabı olarak bu efsaneler, en akılcı yaşam biçimlerinde bile saklı bilinçdışını, batıl inançları, takıntıları ayırt etmemizi mümkün kılar. Bu öyküler çok farklı biçim ve içerikler kazanabilir: Komplo teorileri, kişisel gelişim öğretileri, yeni ve ilginç olana dönük modern ilgi, hız tutkusu, moda, aşırı spor ve eğlenceler, değişen şiddet türleri, fanatizm, fetişler, kariyer tutkusu, türlü fobiler, saplantılar, ruhsal sürçmeler, gizemli bulmacalar...