Seyyah şimdi kaderinin çizildiği o bin bir renge bürünen ufuk çizgisinde olduğunu hissediyordu. Kimsenin erişmeyeceğini düşündüğü, sadece arayıştan ibaret olana ulaşasına az kalmıştı. Bir elinde gencin son dizeleri, diğer elinde hayatı boyunca ona eşlik eden mürekkep şişesi vardı. Yaşadıklarını şişesine doldurmak için göğe doğru uzandı kolları. Kolları uzadıkça gökten uzaklaşıyor, her şey gittikçe küçülüyordu. Dilinde gencin dizeleriyle Seyyah, sonsuzluğa düşüyordu.
“Ve nice barbar kavimden sonra,
İşte sen de ey Sangarios,
Bir hükümdar eyleminin kölesisin artık, benim gibi.
Akıyorsun şimdi şu kemerle dizginlenmiş olarak
Dizgine gelmezdin bir zamanlar, geçit vermezdin gemilere,
Şimdi boyun eğmişsin taşların aşılmaz gücüne…