“Baba, ben seviyorum Lavinya’yı ve evlenmek istiyorum, Lavinya da evlenmek istiyor. Zira evlenme teklifimi kabul etti. Sizin kültürdeki gibi, annem ve babam gelip, sizden Lavinya’yı isteyecek. İzin verin baba!”
Flavion babama ‘baba’ demesine rağmen, içerden çıt çıkmıyordu. Sonra dayanamayıp içeri girdim ve babam yatağa oturmuş ve öylece bir noktaya bakıyordu. Sonra bana baktı ve dışarı çıkmamızı istedi. Ben ve Flavion dışarı çıktık. Annem bize dışarı çıkıp gezmemizi söyledi.
Babamla ilgileneceğini ve neden böyle davrandığını soracağını, endişelenmememizi söyledi. Takılarımı ve hediyelerimi odama koyup, dışarı çıktık. Her ihtimale karşı da Flavion’un bavulunu arabamın bagajında tutuyordum. İstanbul’u gezdik ama keyifsizdik. Akşam olunca Flavion’u babamın benim için satın aldığı ama henüz orada, yalnız oturmak istemediğim için öylece boş tuttuğum evime yerleştirdim. Geç saatlere kadar da yanında kaldım. Bu evde; evlenince oturmak üzere, babamın bana hediyesi olduğunu söyleyince, keyifsiz bir şekilde gülümsedi. Tadımız yoktu. Pencerenin önüne oturup, sessizce denizi seyrettik.
“Masmavi!” dedi
“Evet, senin gibi!” dedim.