Eserin meselesi din özgürlüğüdür. Kur’an-ı Kerim semavî olsun, olmasın her inanca din demiştir. O halde her inanç yaşama hakkına sahiptir. Fakat Kur’an Müslümanlara aklı kullanarak delil bulmayı tavsiye etmiştir. Akılcı olması ve delile dayanması dolayısıyladır ki İslam, Allah katında tek makbul/hak dindir. Günümüzde dinin özgürlükle icra edilmesinde en temelde iki engel bulunmaktadır. Bunlar; içtimaî hayatta karşımıza çıkan kölelik kurumu ve bireysel planda kişilerin taassubudur. Köleliğin doğuşundan ilgâsına geçen süreçte göz ardı edilemeyecek müktesebat oluşmuştur. Köleliği gerçekten ortadan kaldırmış toplumlar, ifrat ve tefrit “savrulmalarının” üstesinden gelmiş bireylerden oluşuyorsa mutedil bir anlayışla dini özgürlükleri yaşama alanı yaratılmış demektir. Mesele, Kur’an’ı idrak meselesidir. İdrakin sınırları başka bir ifadeyle kişinin Kur’an’dan nasibini belirleyen unsurlar ise kişinin ilimden, irfandan, hikmetten, adetten, örften, haktan ve hukuktan, ticaretten, kültürden, sanattan ve spordan kısaca hayatın dinamiklerinden anladığı ve anlamlandırdığı kadardır.