“Sanırım hikâye sizin ilginizi çekmemiş.”
Sıkıldığımı anlamasın diye cevap veriyordum:
“Yo güzel.”
“Siz de birini bekliyorsunuz herhalde. Ama trenin kalkmasına var daha.”
“…”
Trene uzun uzun baktım. Beklediğim neydi ya da kaçmak istediğim? Olmamam gereken bir yerdeydim ve sanki bu trene atlasam uzaklaşıp gitsem üzerime binmiş tüm yükten kaçıp kurtulacak gibiydim. Ama bu tren benim için değildi. Bu tren, kefaretimin asla ödenmeyecek olan yolcusuna aitti. Biletini ben çoktan aptallığımla ödedim.
O ise şimdi özgürlüğüne bir tren sesi kadar yakındı.