Kedi Uykusu’nun içerisindeki her bir şiirde, mısrada sabah gözlerimizi açışımızın gündeliğinden, saçlarımıza, nefesimize dolan rüzgarın doğasına kadar, her anımızın *Sen* ve *Zen*i arasında gidip geliyoruz.
Arafta kalıp kor oluyoruz, sonra uykudan uyanıp bir Ankara sonbaharında yere düşen denizkestanesi...
En çok kadın oluyoruz ama… En çok kedi oluyoruz.
Anne karnındaki kedilerin kordonları dolanıyor kadınlığın boynuna, canımız yanıyor sanıyoruz ki, bir de bakmışız bahar kapıda.
Sabah ezanı günün aydınlığını müjdelerken, bembeyaz evlerdeki kapkara kediler, kapkara yıllardaki bembeyaz kedileri affediyor.
Körlüğü görüyoruz.
*Sen* ile *Zen* arasında bir nefes buluyoruz.
Bir *Sen* bir *Zen* oluyoruz. Tüm oluşların direncini kırıp kabule geçiyoruz.
Sonra bahar yerini yaza bırakıyor, aylardan yine ağustos, kendi kaçışlarımızın yolculuğunda yine kendimizi buluyoruz. *Sen* ile *Zen* arasında bir yerde…
Funda Kara’nın kaleminden hem mısralar hem çizgiler akıp giderken, Kedi Uykusu’na ninniler söylüyoruz. Bir *Sen*den bir *Zen*den…