Uçuyordum. Kanatlarım parıl parıl parlıyordu güneşte. Çamura bulanmış ayaklarıma aldırmadan tahta kapıdan çıkıp sokaklara koşuyordum. Gülnihal hayranlıkla bakıyor-du bana. Kim bilir belki de geçen bir kuş sanıyordu. Mustiş, eliyle beni işaret ediyordu.
“Şuna bakın!”
Onlar bana baktıkça ben daha da hızlanıyordum, kolumdaki yarayı unuttum çoktan.
“Çocukların yarası çabuk kabuk bağlar.”
Yarası dışarıdaysa elbette öyle olur, ya içerideyse, diyemiyordum. Bir anda güneş dağ-ların ardına saklanmak için uzaklaşıyordu. Mavi gün turuncuya dönüyordu. Turuncuya batırılmış sulu boya fırçası bardağın içine bırakılmış gibiydi. Ali, arkamdan sesleniyor-du. Birazdan annemle babam görünürdü toprak yolda. Ekmek evinin önünde yerimizi aldık bile.
“Önce babamın başı görünecek Alicik.”
İlk kez duymuş gibi her gün tekrar ettiğim lafları dikkatle dinliyordu kucağımdaki ye-rinde.
“Sonra da anneminki.”
Öznur Yapıcı’nın ilk kitabı; aile, iletişim, sevgi ve paylaşım temalarını öne çıkararak bize çocukluğumuzun sıcacık yanını hatırlatıyor. Zeynep’le birlikte günlük yaşam içindeki duy-gularınızı yeniden keşfedeceksiniz.