Gün olur kaybolur insan, yaşamanın en hengameli gürültüsünün içinde olsa bile. Düşündüğünün, gördüğünün, işittiğinin her şeyin farkında olur, ama bilemez neden kaçtığını, nereye sığınacağını, sığınağına kaçan yalnızlığın kaynağının kendisi olduğunu fark edince de, arkasındaki eksilmeyen boşluğu doldurmanın telaşına girer bu sefer de. Bazen birisi girer hayatınıza arkanızdan gelen boşluğu doldurmak için. Sonra, tam yalnızlığın yerini boşluğunuzla yer değiştirdim zannedersiniz, ama yalnızlık hiç değişmez. Arkamızdan eksilmeyen ürkütücü boşluktu belki de bizi biz yapan. Eksilir koca bir ömür, içine sığdıramadığımız kartondan bir valiz gibi olur dünya. Ömür eksildikçe daha da ıssızlaşır insan, insan olmanın ince sızısıyla.
Ömür yorulurmuş ama ölüm hiç yorulmazmış…