Tasavvuf kültüründen nice iz, saz ile söylendi, söz ile söylendi. Şimdi artık öğretisinden izler tiyatro eserleri hâlinde söze düştü. Köy yoluna düşen büyük bir kayadan kurtulabilmek için köylülerin verdiği mücadeleyi anlatan “Kaya Bastı!”, sözüm ona inanç ve korkular yüzünden bunun aslında hiç de kolay olamayacağını ortaya koyar ve düşündürür. Üstelik bu hikâye geçmişte değil günümüzde geçer. İki gencin sevdasını da anlatır ama aşk acaba değil dağı, yola düşmüş bir kayayı bile artık nasıl olur da yıkar, kaldırır? “Kaya Bastı!” güzel yurdumun, güzel insanlarının hikâyesi… “Kaya Bastı!” topraklarımın kültür hazinesinin binbir edayla salınışının hikâyesi... “Kaya Bastı!” hazinenin üzerindeki tozu, dumanı sıyırabilmenin hikâyesi… Bilgiyle, ilgiyle, sevgiyle, hoşgörüyle, olandaki hayrı görmekle zırhlandıkça ümit belki de alınan her nefeste belki de âşığın o sıcacık kalbinde de… Gülümse hayat, gülümse…