İster evlilik, sevgililik olsun isterse okul ya da asker arkadaşlığı olsun, bu ilişkilere bakanlar, onda “dış” yüzü görür yalnız, oysa her ilişkide gerçeklik onun “iç” yüzünde yaşanır.
İki genç insan, örselenmiş iki ruh, birbiriyle belki de asla buluşamayacak olan ama birbirlerine sarılmak dışında çözümleri bulunmadığı için kozalarını da ancak böyle çatlatabilecek iki yaralı: Mâhinur ve İlhan. İkisi de kendi eksikliğini, iflah olmaz yalnızlığını, karşısındaki insanda tamamlamayı arzulayan birer “müzmin karamsar”.
Her ikisinin de farklı kişilerle birer karakter albümü var. Mâhinur ve İlhan kendi karakterleri olan anne babalarından eşlerine, sevgililerine onlarla baş etmeye çalışırken anlaşabilecekler, birlikte bir dostluk köprüsü kurabilecekler mi?
Belli mi olur?
Yeter ki ilişkide taraflar ille de kendi iktidarını dayatmaya kalkmasın, o kırılgan sınırlar keskin uçlu kalemle değil suluboyayla çizilsin ki keskinliği giderilmiş olsun. Çünkü herkes, çeşitli zamanlarda yaşamına giren insanlarla bir ordu kurmuyor mu, her ilişkide komutanlığını yaptığı ordular onları savaşa sürüklemiyor mu?
Sizi Kavşakta’da, içine heyecanla dalacağınız, sürprizlerle dolu bir roman labirenti bekliyor.