Bir çağrı gibidir; hem dönem öykücülüğüne hem de Zeyyat Selimoğlu’nun *hikâye anlatma* tonunu göstermeye… Dilindeki yalınlığa, ironik söylemine, anlattığı küçük insanların doğasına dair işaret fişeğidir.
Deniz ve doğa insanı yeni bir bakışla onun öyküsüne girer. Bir yerin, bir coğrafyanın anlatıcısı olarak karşımıza çıkan Selimoğlu, dildeki yalınlıkla insan ruhuna, eylemine dönük nelerin nasıl anlatılabileceğini derinden hissettirerek gösteriyor bize.
Denizde ve denizin kıyısındaki hayatların bir sarmala dönüşüp durmasının öyküsünü yazıyor Selimoğlu. Yer yer birbirine ulanan öyküler süreduran hayatların da nerede/nasıl biçimlendiğinin gerçekliğini dile getiriyor. Gemicileri birbirine yakın/uzak kılan her durum onun öyküsünün ana izleğidir. Çizdiği karakterler ise denizin ruhunu yansıtır.
Feridun Andaç