“Karımı sevmiyor muydum? Ondan hoşnut olmamam için bir sebep mi vardı? Bunların hiçbiri değil.
Celile, hele bu yaşadığımız zamanlarda aramakla bulunmaz bir kadındı. Kasabanın en zenginlerinden
biri olduğumuz hâlde hiçbir eğlencede, süste, sefahette gözü yoktu. Çok temiz ve tutumlu idi. Evini
her yerden ziyade severdi.”
Reşat Nuri Güntekin’den yaşadığı kayıpla “kökünden sökülme duygusu”na sürüklenen ve başında
esen kavak yelleriyle hem dünü hem de bugünü sorgulamaya girişen bir doktorun dramatik
hikâyesi…
Ünlü edebiyatçının hemen tüm romanlarındaki kahramanlar gibi idealist fikirleriyle ön plana çıkan
Doktor Sabri Bey, İstanbul’da tamamladığı tıp eğitiminin ardından geldiği Anadolu’da halka hizmet
etmeyi üstün bir görev bilinciyle kabullenir. Burada tanıştığı Celile ile evlenen ve kasabalının hem
sevgisini hem de takdirini kazanan Doktor, eşinin vakitsiz ölümüyle, geldiği yer ile yurt edindiği yer
arasında ait olduğu yeri aramaya başlar ve bir yabancılaşma duygusuna sürüklenir.
Güntekin’in, “küçük insanların dostluğuyla şöhret almış bir demokrat” olarak resmettiği Doktor’un
hikâyesini ele aldığı romanı Kavak Yelleri, Cumhuriyet’in ilk yıllarında taşradaki yaşama ve Türk
Modernleşmesi’ne yakından bir bakış sunuyor.