Kapıların açılma sesini işittim. Rüzgâr henüz yakalayamamıştı bedenimi. Koştum. Çok az vaktimin olduğunu bilerek hem de. Sanki bu işe girmezsem bitermişim gibi. Hayatım bir anlam ifade ediyormuşçasına, son vagon buymuşçasına… Nitekim sarı çizgiyi fevkalade bir atlayışla aştım. Yetiştim, her şeye.
Kırmızı butona basmak, sarı çizgiyi geçmek, mavinin peşine takılıp kaybolmak: Kartela’da hepsi mümkün! Bağbozumu tüm unuttukları ve bildikleriyle sürüp giden hayatına ne olduğunu merak ediyor. Hep böyle miydi dünya? İnsan kelimesi ne vakit gizli özne oldu? Gerçeği duymak için yeterince derine dalmaya cesaret edebilen, çizginin beri yanına geçmek isteyen herkes adına düşülen bir yol.
Kırmızı, mavi, sarı! İşte ana renklerin dansı; son ki üç dört!