Varoluşa, düzen eleştirisine, geçmişe, taşra yaşamına, büyük kent ile insan ilişkisine, çürümeye, düşlere, pişmanlıklara, korkulara... ilişkin öyküleriyle yazar, bizi bizle karşı karşıya getiriyor.
Gösterişten uzak, akıcı dil, içten anlatım, kitaptan çıkıverecekmiş gibi her biri inandırıcı kahramanlar... Yanı sıra, ince alaylar eşliğinde yergiler...
Sözü uzatmadan Nietzsche`nin dediği gibi, yapıt konuşmaya başladığında biz artık susalım.